15 Tem 2007

Gönüllü Müşahit

Seçimde cep telefonu ve sandık başının önemi!

Duydukça “Allah’ım sen aklımı koru” diyorum, gerçekten demek ki Türkiye’de “Artık bu kadarı olmaz” diyeceğimiz hiçbir çağ dışı olay, hiçbir skandal kalmamış.Birincisi, ben izlemedim ama Mustafa Balbay ile Emin Çölaşan’ın geçen Pazar yaptıkları programa gelen bir mail ile duyulmuş ilk kez... Bazı kamu dairelerinde seçmene “kullandıkları oyu mutlaka cep telefonu ile çekmeleri, çekmedikleri takdirde buna pişman olacakları” söyleniyormuş.Daha sonra bana gelen bazı mektuplarda da bir büyük partinin “yardım sağladığı seçmenlere” de aynı isteği tekrarladığı, muhtarlara ise bölgelerinden tatmin edici oy gelmezse yardımı keseceklerini bildirdiği anlatılıyor.“Pes yani” demez misiniz bunlara? Hani seçimlere hile karıştığını duyduğumuz oldu ama bu kadarı kimin aklına gelir?Yüksek Seçim Kurulu’nun hemen konuyu incelemesi ve seçim güvenliğini tehdit edecek durumlara karşı önlem alması, örneğin; “Sandık başına cep telefonları ile gidilmesini önleyecek” bir karar çıkarması gerekiyor.Daha neler duyacağız bakalım demeyin, ikincisi geliyor. İşte “oy kullanmaya başladığımdan beri her seçimde gönüllü olarak sandık görevi alıyorum” diyen bir vatandaşın anlattıkları.Parti isimlerini ve tanımlarını veren sözcükleri değiştiriyor veya atlıyorum, her partinin gereken dersi çıkarması kendine kalıyor.

GEÇERSİZ OYLAR VS.
1- ‘Bazı’ partiler her sandık başına en az 2 görevli gönderiyorlar. Tabii diğer partilerden gönüllü görevli bulunamadığı için sandıkta istedikleri her şeyi yapabiliyorlar.
2- Sandık başkanı olmak için sabah 4-5 civarında görevli oldukları yere geliyorlar ve yetkiliye kendilerini (başka kimse olmadığı için) sandık başkanı olarak yazdırıyorlar. Sandık başkanı olmak şu açıdan önemli: Diğer görevliler militan şeklinde eğitilip gönderilmediği için, kullanılan oyların açılıp ‘geçerli/geçersiz’ sayılması kısmında daha aktif, daha etkili rol oynuyorlar. Böylece çoğunlukla kendi istedikleri geçerli oluyor. Bir de genelde oylama bittikten sonra sandık başkanı olarak Seçim Kurulu’na ben götürürüm oyları’diyerek oyları akıbeti bilinmeyen bir yere doğru yola çıkarıyorlar. Bu benim başıma da geldi. Seçim Kurulu’na teslim etmeden evinize gidip huzurla uyumamalısınız. Sizin teslim ettiğiniz oyların bir çöplükten çıkma ihtimali yüksektir.
3- Geçen seçimlerde (ki Kozyatağı gibi bir yerde görevliydim) bir ara mühür kayboldu. Sonradan seçimi kazanan partiden olan sandık başkanı ‘yedek mührü kullanalım, vakit kaybetmeyelim’ teklifinde bulundu. Kafalarında ‘bitse de gitsek’ düşüncesi olanlar ‘evet, evet yedek mührü kullanalım’ diye tasdik ettiler. Ben yetkilileri çağırarak oy verilmesini durdurdum. Çünkü asıl mührün nerede olduğu önemli. O sırada bir köşede oy pusulalarına istedikleri parti için basılıyor olabilir ve bir bakmışsınız ‘O sandıktan nasıl çıkar o parti’ dediğiniz olay gerçekleşmiş. Sonra ne oldu dersiniz, bir süre sonra masanın üzerinde ‘Aaa buradaymış’ nidalarıyla mühür bulundu.
4- Diğer yöntem hepimizin bildiği ‘Teyze çok yaşlı, yanında biri gitsin’ taktiği... Asla kabul edilmemeli. Oraya kadar gelen kişinin mutlaka oyunu özgür iradesiyle kullanmasını sağlamalısınız.”Çok önemli ve ülkenin geleceği açısından ciddi dikkat gerektiren bu konuya yarındevam edeceğim.
Alıntı: www.gazetevatan.com

Hiç yorum yok: